Toplu Konutlarda Neden Su Arıtma Sistemleri Kullanılmalı?

Su, yeryüzünde yaşamış ve yaşamakta olan tüm canlıların en büyük yaşam kaynaklarından biridir. İnsan vücudu...
Toplu Konutlarda Neden Su Arıtma Sistemleri Kullanılmalı?.

       Toplu Konutlarda Neden Su Arıtma Sistemi Kullanılmalı?

Su, yeryüzünde yaşamış ve yaşamakta olan tüm canlıların en büyük yaşam kaynaklarından biridir. İnsan vücudu açlığa bile haftalarca dayanabiliyorken, konu su olduğu zaman ortalama sınır bir haftaya düşmektedir. Bu denli önemli bir kaynak da ne yazık ki artan nüfus ve bilinçsiz kullanım nedeniyle gün be gün yok olmaktadır. Bu bilinç ile suyun geri kazanımına ve geri kazanılmış suyun değerlendirmesine yönelik yatırımların sayısı artmaktadır.

Şebeke Suları Tehlike Arz Ediyor

Özellikle İstanbul gibi metropollerde, şebeke suyu kullanımı ciddi sağlık problemlerine yol açmaktadır. Şebeke suyunda bulunan kireç, bakteri, koku ve klor her canlı için tehlike arz ediyor, genç yaşlarda pek ortaya çıkmayan sağlık sorunları, yaş ilerledikçe kendini gösteriyor. Çay, kahve yapmak için su ısıtıcılarında 100 derecede kaynatılan suyun bile bakteri ve diğer zararlıları yok etmekte bir çözüm olmadığını söylemeliyiz. O ısıya rağmen su ısıtmak için kullandığımız cihazlar kireç tutmaktadır. Aynı kireç miktarının her gün vücudunuza girdiğini düşünün. Kendinizin, çocuğunuzun, hayvan dostlarınızın kısaca ailenizin ileride büyük sağlık problemleri yaşaması içten bile olmayacaktır.

Arıtma su sistemleri ile kendi suyumuzu profesyonel bir sistem ile arıtabilir ve tüketebiliriz.  Hem içtiğimiz suyun sağlıklı olduğunu hem de bardağımıza girerken hangi aşamalardan geçtiğini biliriz.

Diğer yandan elimizi yıkamak, duş almak, çamaşır, bulaşık yıkamak için kullandığımız suyun şebeke suyu olmasının da vücut sağlığımız ve elektrikli eşyalarımızın uzun ömürlü kullanılması için çok sağlıklı olduğunu söyleyemeyiz.

Konutlarda Arıtma Su Sistemleri Kullanımı Yaygınlaştırılmalı

Her geçen gün yapılaşmanın arttığı Türkiye’de, apartman, müstakil ve toplu konutlar artık arıtma su ve atık su arıtma sistemlerini hayata geçirmeye başladılar. Sadece içme suyu değil sebze ve meyveleri dahi arıtılmış su ile yıkamak, çay, kahve gibi sıcak içecekleri arıtılmış su ile yapmanın kendimiz ve ailemiz için faydası saymakla bitmez.

Arıtılmış su ile elimizi yıkamak, duş almak vücudumuza zararlı bakterilerden korumanın salgın hastalıklar, cilt problemleri, saç problemleri gibi pek çok hastalık için bizi koruduğunu göz ardı etmemek gerekiyor.

Gün geçtikçe yapılaşmanın arttığı kentlerde, su tüketimleri de artmaktadır. Artık yönetimler duş ve lavabolardan gelen gri suları arıtarak apartman temizliği, bahçe sulama gibi işlerde yeniden kullanmakta ve bu şekilde hem bilinçli bir tüketim gerçekleştirmekte hem de maddi anlamda tasarruf gerçekleştirmektedirler.

Gittikçe azalan kaynak sularının zaten %75’ i günümüzde tarım amaçlı kullanılmaktadır. Mevcut kaynaklar bir de insanların günlük tüketimlerini karşılayamayacak duruma gelmiştir. Bu yüzden örneğin; yağmur sularının arıtılarak kullanılması, atık suların geri kazanılarak tekrar kullanıma hazır hale getirilmesi su kaynaklarının korunması adına olumlu gelişmelerdir. Bu sebepten dolayı özellikle toplu konutlarda ve işletmelerde su arıtma ve atık su arıtma sistemlerinin kullanımı artırılmalıdır.

Sağlığınızı Korurken Maliyetleri de Azaltın       

Aracı şirketlerden satın alınan damacana suların “kaynaklarının güvenilirliğini”, “ne kadar süredir dağıtımda olduklarını”, “güneş ışığında bekleyip beklemediklerini” ya da “sağlıklı bir şekilde muhafaza edilip edilmediklerini” her zaman bilmemiz olanaksızdır. Bir diğer taraftan da her geçen sene fiyatları artmaktadır. Bu yüzden kullanacağımız arıtma sistemleri yatırım maliyetlerini çok kısa sürede çıkarmakta ve su tüketimini daha karlı hale getirmektedir.

Aynı şekilde lavabolardan, duşlardan çıkan gri suyun arıtılıp bahçe sulaması ve apartmanın genel temizlik ihtiyaçlarında kullanılması da giderleri aşağı çekerek bütçemize katkı sağlamaktadır.

Dünya üzerindeki su kaynakları hızla tükenmektedir. Bu kaynakları korumak, bizlerin bilinçlenmesi ile mümkündür. Sadece evimizde değil yaşadığımız konutlarda da bu bilincin oluşmasına katkı sağlamalıyız.